İş yerindeki mutluluğu aslında hayatın diğer alanlarındaki mutluluktan ayırmak mümkün değil. Ama bir yandan da iş, bizim mutlu olmayı çok da beklemediğimiz bir yer. Dolayısıyla bunun için bir çaba harcamamız gerektiğini düşünüyoruz. İşin özellikle mutsuzluk yaratan bir şey olduğu ya da mutluluktan çalan bir şey olduğu düşüncesi aslında özellikle endüstri devrimiyle başlıyor. Daha önce insanlar tarımla uğraşıyor veya terzi ya da öğretmen ise yaptığı işin sonucunu görerek çalışıyorlarmış.
Fakat endüstri devriminden sonra anlaşılmış ki bir bütünün parçalarını ayrı ayrı insanlar yaparsa, o çıkan ürün çok daha hızlı çıkıyor. Dolayısıyla otomasyona geçilmiş. İnsanlar bir bant üzerinde özelleşerek ve hep birtakım küçük hareketleri tekrar ederek çalışmaya başladıklarında iş yerlerinin verimliliği çok artmış. Fakat maalesef buna karşılık insanların mutluluğu çok düşmüş. Çünkü insanlar yaptıkları işin sonucunu göremiyor, sürekli aynı basit hareketi tekrar etmek zorunda kalıyorlar. Özellikle bir bant işinde çalıştıkları zaman, dolayısıyla işlerinde bir anlam da bulamıyorlar. O zamanlar işin mutlulukla ilgili olabileceği hiç düşünülmüyor olmuş bile.
Aslında işin karşılığı olarak bize verilen para, işte maaşlarımızın tam tersine işin yarattığı mutsuzluğun bir telafisi olduğu şeklinde bir his varmış. Ama şimdi günümüzde tabi bant işinde çalışan, mesela tekstil atölyelerinde çalışan insanlar olmasına rağmen işlerimiz çeşitlendi. Bu çeşitlenme internetin hayatımıza girmesiyle uzak yerlerden insanlarla iletişim içinde çalışabilmemiz nedeniyle giderek artıyor.
Dolayısıyla insanlar işi yavaş yavaş, daha farklı bir yönden düşünmeye başlıyorlar. Ve iş yerinde neden mutsuz oldukları ve nasıl daha mutlu mutlu olabilecekleri konusunda akıl yürütmeye başlıyorlar.
30 yılda çok büyük bir hızlı gelişen mutluluk biliminin bize söylediklerinden faydalanarak o işyerinde geçen bu zamanımızı nasıl daha güzel, anlamlı ve mutlu hale getirebiliriz? Ben de bu konuda sizlere birtakım veriler vermeye birtakım ödevlerle sizin de bunu günlük hayatınıza uygulamanızı sağlamaya çalışacağım.
Mutlu olmak: İşin sırrı ‘subjective well-being’de
Mutluluk farklı şekillerde tanımlanıyor. Ama son bilimsel çalışmalara göre mutluluğun bence en iyi tanımını Virginia Üniversitesinden “Mr. Happiness” olarak da tanınan Ed Diener yapmış. Ed Diener mutluluğu, ‘subjective well-being’ yani ‘öznel iyi olma hali’ olarak tanımlamış ve bunu ikiye ayırmış. Birinci kısmı yaşamında mutlu olma hali. Buna duygusal denge de deniliyor. Kişinin hayatında sakinlik, sevgi, neşe, merak gibi olumlu duyguların kıyasla daha fazla olduğu dengeli şekilde bulunduğunu gösteriyor. Yaşamında mutlu olma hali.
Bir de yaşamından mutlu olma durumu var. Bu şu demek: Yaşamınızın iyi olduğu, sizin değerlerinizle de uyuştuğu ve hayatınızdaki anlamlı şeylere ulaşmaya doğru gittiğiniz yolunda bir his.
Bizim eğitimde daha çok odaklanacağımız şeyler Ed Diener’ın mutluluk tanımının birinci kısmı. Yani bir his olarak mutluluk, olumlu duyguların insanın hayatında daha fazla olması şeklindeki mutluluk ve bunu işe nasıl uyarlayabileceğimize bakacağız.
Tabii ki iş yerinde veya başka bir yerdeki mutluluğu anlamdan ayırmak mümkün değil.
Sadece olumlu duyguları daha çok yaşamak, bir insanı mutlu etmiyor.
Bu eğitimde size hayatınızın bireysel anlamını buldurtmayacağız, bu konuyu düşünmenizi isteyeceğiz sadece.
Doç. Dr. Defne Eraslan, Neo Skola üyeleri için hazırladığı İş’te Mutluluk: İyi Hissetmenin Yolları eğitiminde, mutluluğu bilimsel tanımları ve mutsuzluğun en temel kaynaklarını anlatıyor. Bu eğitimde, psikoloji biliminin gösterdiği mutlu olma pratikleriyle tanışacaksınız. Mutluluğun iş ve özel hayatınızdaki konumunu baştan belirleyeceksiniz.
İş yerleri neden mutsuzlukla ilişkilendirilir? Hedonik adaptasyon nedir? Mutluluk genetik midir? Mutsuzluğun en önemli sebeplerinden ‘zamansızlık’la nasıl başa çıkabiliriz? Mutluluğu korumanın yolu hangi pratiklerden geçer? WOOP tekniği nedir?.. Bu soruların yanıtını öğrenebileceğiniz ve ilk bölümü ücretsiz olan İş’te Mutluluk: İyi Hissetmenin Yolları eğitimine Neo Skola’da katılabilirsiniz.