Berlin’de her iki konuttan birinde, yalnız bir kişi yaşıyor. Avrupa’da yaşlı nüfus giderek yalnızlaşırken, Amerika’da kendisini en yalnız hisseden topluluk gençler! Dünya, zorunlu sosyal izolasyon zamanında, bir tercih olarak ‘yalnızlık’ üzerine düşünüyor…
Herkes bazen biraz yalnız kalmak ister. Ancak uzmanlar kronik yalnızlığın sağlıklı bir insanı hasta edebileceği konusunda hemfikir.
İngiltere’de bulunan ve kar amacı gütmeyen bir sağlık kuruluşu olan Age UK yöneticisi Mark Robinson, “Yaşlılarda yalnızlığın sağlığa olumsuz etkisinin, günde 15 sigara içmekle aynı olduğu kanıtlandı” diyor.
Berlin ise son zamanlarda ‘Avrupa’nın Yalnızlık Başkenti’ adıyla anılır oldu.
Almanya’nın başkentinde bulunan her iki konuttan birinde yalnızca bir kişi yaşıyor.
Alman hükümeti haftalarca evden çıkmayan ve kimseyle konuşmayan yaşlı nüfusla temas için harekete geçti.
İngiltere’de ise 2018 yılında kurulan ve halihazırda aktif çalışan bir Yalnızlık Bakanlığı mevcut.
Bu bakanlık, İngiltere genelinde yapılan bir araştırma sonrasında 9 milyon İngiltere vatandaşının kendisini ‘yalnız’ olarak tanımlamasından sonra kurulmuştu.
Amerika’da da durum benzer. Yapılan bir çalışma, ABD halkının yaklaşık yarısının (%46) ‘zaman zaman ve çoğu zaman kendisini yalnız hissettiğini’ ifade ettiğini gösterdi.
Özel bir sağlık sigortası şirketi olan Cigna’nın yaptığı araştırmaya göre ‘en yalnızlar’ Z Kuşağı (2000 ve sonrasında doğanlar) arasından çıkarken, 72 yaş ve üstündekilerden oluşan Patlama Kuşağı (Baby Boomers) kendisini en az yalnız hisseden yaş aralığı olarak kayıtlara geçiyor.
Yaşa bağlı yalnızlık her coğrafya ve kültürde aynı biçimde görülmese de yalnızlığın tüm insanlık için sadece zorlayıcı bir süreç değil aynı zamanda yaşam süresi ve kalitesini de etkileyen bir fenomen olduğu biliniyor.
Danimarka’da bulunan Mutluluk Araştırma Enstitüsü’nün CEO’su Meik Wiking, dünyanın ‘uzun yaşam adası’ olarak bilinen Okinawa Adası’nın sırrının ne temiz hava ne de sağlıklı gıda olduğunu, ‘birbirine bağlı insanların oluşturduğu sosyal topluluk olabilme’ halinin, bu adada yaşayan insanlara sağlık, mutluluk ve en az bir asırlık yaşam süresi olarak geri döndüğünü açıklamıştı.
Sosyal izolasyon gösterdi ki insan yalnız yaşamaya uygun bir canlı değil. Konuşmak gibi en temel insani özellik bile aslında sadece karşındaki kişiye iletişim kurmak için yaratılmış bir sanat.
İnsanlar ne olursa olsun, her zaman birbirine ihtiyaç duyuyor.
Tüm Dünya olarak, bir süre daha dikkatli davranarak, türümüzü çok daha uzun sürecek, yorucu ve belki de kalıcı bir izolasyondan koruyabiliriz.
DW tarafından hazırlanan ‘Yalnızlık Salgını Belgeseli’ni aşağıdaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.