Dil bilinci, bireysel hayatta kurulan iletişimin kalitesini artırırken toplumsal hayatta ise millî kimliğin korunumunu sağlayarak dilin gelişmesine imkân tanıyor. Oysa ana dil ile ilgili bilinen pek çok yanlış var. Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu fikri, bunlardan yalnızca biri!
Ana dilin iyi kullanılabilmesi, düşünebilme yetisini geliştirme ve kimlik edinimi için oldukça önemli! Etkili iletişimin ilk kuralı ise Türkçeyi doğru bilmek ve doğru kullanabilmekten geçiyor. Konuşurken pek de farkında olmadan yapılan telaffuz hataları, yanlış kelime seçimleri ve dili yozlaştıran yabancı sözcük seçimleri, aslında hem düşünme potansiyelini tam anlamıyla kullanamama hem de karşılıklı etkileşim esnasında doğru anlaşılamama noktasında en temel neden oluyor.
Türkçe ile ilgili bilinmeyen temel hususlardan biri olarak, sadece konuşma dili ve yazı dili arasındaki farkı düşünmek bile yetiyor. Bu gerçek, ana dile dair kalıp yargıların doğru diksiyon ve güzel konuşmanın önüne nasıl geçebildiğini de açıkça gösteriyor.
1. Türkçe Hangi Dil Ailesine Mensuptur?
Günümüzde 3-9 bin arasında dil olduğu düşünülüyor. Bu dillerin bazıları, birbirleriyle köken ve yapı bakımından benzerlik gösteriyor. Bu nedenle diller, dil bilimciler tarafından genellikle yapı ve köken bakımından iki şekilde sınıflandırılıyor. Dildeki bu ortaklıklar sonucunda, ortaya dallanıp budaklanan bir ağacın kolları gibi dil aileleri çıkıyor. Elbette Türkçenin de dil ağacında kendine ait bir yeri bulunuyor.
|
Çok eski zamanlardan bu yana varlık gösteren Türkçenin, tarih boyunca pek çok dilden etkilenip pek çok dili etkilediği biliniyor. Bu köklü dil köken bakımından Ural-Altay dil grubunun Altay kolu içerisinde, yapı bakımından ise sondan eklemeli diller grubunda yer alıyor. Peki, Ural-Altay dillerini bir arada sınıflandırmaya olanak veren ortaklıklar nelerdir dersiniz?
1.2. Ural-Altay Dillerinin Ortak Özellikleri Nelerdir?
Ural-Altay dillerinin kökenden ziyade yapı bakımından bir ortaklığı bulunuyor. Bundan ötürü bazı araştırmacılar bu dillerin ortaklığını “aile” kavramı yerine “grup” kelimesiyle nitelendirmeyi uygun buluyor. Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece ve Japonca ile birlikte Türkçenin de içinde bulunduğu Altay grubu dillerinin ortak özelliklerini genel itibarıyla şöyle sıralamak mümkün:
- Altay kolu dillerinin her biri sondan eklemeli dillerden kabul ediliyor ve bu dillerde ön ek kullanımı görülmüyor.
- Cümle yapısında, sona gelen soru eklerinin kullanımına yer veriliyor.
- Sözcüklerin sonuna eklenen çekim ya da yapım eklerinin kullanımı, köklerde herhangi bir değişime sebep olmuyor.
- Kelimelerde ünlü uyumu bulunuyor, yabancı dillerden alınan sözcüklerin ise bu kurala uymadığı dikkat çekiyor.
- Altay dillerinde erillik ve dişillik bulunmuyor. İngilizce gibi dillerde karşılaşılan he/she gibi ayrımlar ile Arapça’da bulunan muallim (erkek öğretmen) / muallime (kadın öğretmen) gibi cinsiyete göre değişen kelimelere yer verilmiyor.
2. Türkçe Yazıldığı Gibi mi Okunur?
Belirttiğimiz üzere Türkçe ile ilgili en büyük yanılgılardan biri, bu dilin yazıldığı gibi okunan bir dil olmasına yönelik oluşmuş genel kanı! Siz de böyle düşünenlerdenseniz, aksini tek bir örnek üzerinden kolayca görmeniz mümkün. Öncelikle konuşma diline odaklanmamız gerekiyor. Çünkü telaffuz, bir dili dil yapan ve iletişimin seyrini belirleyen yapı taşlarından biri!
O halde hemen örneğe geçelim: Türk alfabesinde bulunan “ğ” harfine sahip sözcüklerin telaffuzunda, bu sesin olduğu gibi okunmadığı, bunun yerine hece uzattığı görülüyor. Yani, “geleceğim” cümlesinin doğru okunuşu “geliceem” şeklinde yapılıyor.
|
Türkçenin yazı dili ile konuşma dili arasındaki farklılıklar, estetik kaygı ve akıcılığı sağlamaktan ileri geliyor. Telaffuz esnasında bazı harflerin uzun, bazılarının kısa, bazılarının ince, bazılarının ise kalın olduğuna özellikle dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bunlar, yazı dili ile konuşma dili arasındaki farkı belirleyen başlıca unsurlardan biri kabul ediliyor. Diksiyon nasıl geliştirilir öğrenmenin yolu ise hem yazı hem de konuşma dilinin özelliklerine hâkim olmaktan geçiyor!
3. Doğal Dil Edinimi Nasıl Olur?
Dünya üzerinde pek çok kişi ikinci ve hatta üçüncü dili öğrenmek üzerine eğitim aldığından, yabancı dil öğreniminin nasıl yapıldığını aşağı yukarı biliyor. Ve haliyle buna şaşırmıyorsunuz. Bunun yanı sıra, bir bebeğin ağzından heyecan uyandıran o ilk hece çıktığında bir mucizeye tanıklık etmiş gibi hissediyor ve belki de onu konuşabildiği için alkışlıyorsunuz. Peki, nasıl oluyor da dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebek ana dilini kısa sürede öğrenebiliyor?
|
Bebekler ana dil edinimine duyarak başlıyor. Bu sebeple duydukları her bir kelime, onlar için yeni, öğrenilebilir ve ilgi çekici oluyor. Duymanın ardından ise mırıldanmak geliyor ve bebek duyduklarını taklit ederek konuşmanın ilk adımlarını atıyor. Yani aslında süreç oldukça doğal bir şekilde işliyor! Sizin kelime dağarcığınız, sözcükleri kullanış biçiminiz ve telaffuz şekliniz, bebeğin ana dil kullanımına dair temelleri atan ilk unsur oluyor. Bu da Türkçeyi etkili kullanma becerisinin, okul sıralarından çok daha önce edinilmeye başladığını kanıtlıyor.
4. Güzel Konuşma Nasıl Sağlanır?
Türkçeyi iyi ve akıcı konuşmanın yolu, konuşma becerisini geliştirme yollarını doğru uygulamaktan geçiyor. Esasen güzel ve doğru Türkçe kullanabilmenin üç temel şartı bulunuyor. Bunlardan ilki, iyi bir diksiyona sahip olmak; yani sözcükleri olması gerektiği haliyle kullanmak. İkincisi de sağlam bir gramer bilgisine sahip olmak.
Kişinin konuşma esnasında sesini doğru ayarlayabilmesi ise üçüncü şart olarak, en az doğru telaffuz ve iyi gramer bilgisi kadar önem taşıyor. Bu üç temel koşulu aynı anda karşılamak için de diksiyon çalışmalarına ağırlık vermek gerekiyor. Peki, etkili ve güzel konuşma sanatına vakıf olmanın bireysel ve toplumsal yansımaları üzerine hiç düşünme fırsatınız olmuş muydu?
4.1. Güzel Konuşmanın Bireye Kazandırdıkları Nelerdir?
Gündelik konuşma dilinde sarf ettiğiniz sözlerin bazen muhatabınıza aktarmak istediğiniz şekilde ulaşmadığını hissetmişsinizdir. Böyle anlarda kelimeler kifayetsiz kalmış gibi görünebilir. Oysa bireyin düşünce dünyası sözcük dağarcığı geliştikçe büyürken, aktarımı ise ana dile dair etkili ve güzel konuşma kurallarına hâkimiyeti ölçüsünde güçleniyor. Bu da sosyal yaşamınızda Türkçeyi doğru kullandığınız müddetçe, etkileşimlerinizde de çok daha iyi bir iletişim kurma yolu benimseyebileceğinizi gösteriyor.
4.2. Güzel Konuşmanın Toplum Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Dil, bir toplumun kimliğini oluşturan en önemli unsur! Bu sebeple Türkçeyi koruyarak ona sahip çıkmanın kritik bir önemi bulunuyor. Her dilde dışarıdan alınan sözcükler bulunsa da bunların büyük bir kısmı, Türkçenin tarihi gelişiminde dile adapte olacak şekilde anlam kazanarak varlıklarını sürdürüyor. Ancak günümüzdeki dil yozlaşması buna karşın her geçen gün daha da kendisini belli ediyor. Neyse ki bunun çözümü pek de zor sayılmaz.
Her biri toplumun yapı taşı olan bireylerin, ilk başta ana dilleri Türkçeyi doğru kullanmayı bir görev edinmesi gerekiyor. Çünkü güzel konuşmanın toplum üzerindeki etkilerini gelecek nesillerde görmek ve sürdürmek adına ancak bu sayede bir çözüm getirilmiş oluyor. Sözün özü, bir millet bilinci oluşturmak ve halihazırda var olan milli kimliği koruyarak topluma faydalı olmak için doğru Türkçe kullanımının yadsınamaz bir önemi bulunuyor.
5. Diksiyon Nedir?
Diksiyon, konuşma esnasında kişinin kendisini en doğru ve etkili şekilde anlatabilmesini sağlayan güzel konuşma sanatı olarak tanımlanıyor. İyi bir diksiyon için harfleri doğru telaffuz etmek, iyi bir gramer bilgisine sahip olmak, vurgu ve tonlamalara dikkat etmek gibi bazı yeterliliklere sahip olmak gerekiyor. “Güzel konuşma” ve “diksiyon” aynı şeyi ifade ediyor gibi kullanılsa da aslında güzel konuşma, doğru diksiyon kullanımının ardından geliyor.
6. Diksiyon Nasıl Geliştirilir?
Alfabede bulunan 29 harfin bir araya gelmesiyle önce heceler, sonra sözcükler oluşuyor. Her bir harfin, hecenin ve sözcüğün ayrı ayrı ve birlikte kendine has bir kullanım şekli bulunuyor. Bunları doğru şekilde telaffuz etmek için diksiyon düzeltme ve diksiyon geliştirme tekniklerini iyi bilmek ve hakkını vererek uygulamak oldukça önemli!
Anatomik sebepler hariç tutulduğunda, Türkçedeki konuşma bozuklukları ağız tembelliği ve hatalı dil edinimi gibi sebeplerden ötürü ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bozuk diksiyonu geliştirmek ve düzeltmek için bazı kuralları iyi bilmek ve uygulamak gerekiyor. Doğru bir diksiyon ve güzel bir konuşma için bu kurallardan bazılarına değinmeye ne dersiniz?
6.1. Harfleri Doğru Şekilde Çıkardığınızdan Emin Olun
Türkçede hiçbir harfin telaffuzu esnasında dilin dişe değmemesi gerektiğini, buna uyulmadığı takdirde bazı harfleri kullanırken ortaya bir konuşma kusuru çıkacağını biliyor muydunuz? Bu yüzden harfleri doğru şekilde kullanabilmek için dil, diş, dudak üçlüsünün doğru şekilde hareket etmesi oldukça önemli!
6.2. Heceleri Yutmadan Telaffuz Edin
Ağızdan tek seferde çıkan ses veya ses topluluğu olarak tanımlanan hecelerin telaffuzunda bazı püf noktalar bulunuyor. Hangi hecenin uzun hangi hecenin kısa olduğunu bilmek ise dikkat edilmesi gereken noktalardan biri! Bunların doğru şekilde kullanılması heceleri yutmadan, tane tane konuşabilmeyi sağlıyor.
6.3. Gramer Bilgilerinizi Tazeleyin
Sözcüklerin ağzınızdan en doğru şekilde çıkabilmesi için dilin kurallarını iyi bilmeniz, yani Türkçenin gramerine hâkim olmanız şart! Bunun için ise ilkokulda öğrendiğiniz bilgileri biraz tazelemeniz ve doğru bildiğiniz yanlışları düzeltmeniz gerekiyor. Örneğin; ince ve kalın olmak üzere iki farklı “a” harfi bulunduğunun farkında olmak, konuşma ve yazma dilinde yapabileceğiniz potansiyel hataların önüne geçebilir.
6.4. Diyaframınızı Doğru Kullanmayı Keşfedin
Doğru nefes alabilmek için diyaframı doğru kullanmak gerekiyor. Bu sayede ciğerlere alınan hava miktarı artacağı için çok daha kaliteli bir konuşma deneyimi mümkün hale geliyor. Doğru diyafram nefesi alabilmek için yapabileceğiniz bazı diksiyon egzersizleri bulunuyor.
6.5. Kelime ve Cümlelerdeki Vurguları Doğru Yaptığınızdan Emin Olun
Vurgu, iki ve üzerinde heceye sahip olan kelimelerde bir hecenin diğerlerinden daha baskın telaffuz edilmesini ifade ediyor. Cümlelerde ise yüklemden hemen önce ya da cümle içinde anlamca önemli olan sözcüğün üzerinde bulunuyor. Hem kelime hem de cümlelerde vurguyu doğru yerde kullanmak, konuşmanın etki düzeyini bir hayli artırıyor. Türkçede vurgunun hangi hecede ve kelimede olacağı ise bazı kurallar dahilinde. Bu kurallar nedir diye soruyorsanız, evde diksiyon eğitimi almak bu alanda başvurabileceğiniz en kolay ve keyifli yöntem olabilir!
Siz de Türkçe ile ilgili bildiklerinizin ummanda bir zerre olduğunu düşünmeye başladınız mı? “Neden daha fazlası olmasın?” diyorsanız Türkiye’nin ilk TSE belgeli spikeri Mehpare Çelik’ten, diksiyon ve güzel konuşma sanatının inceliklerini öğreneceğiniz “Diksiyon Eğitimi”ne katılabilirsiniz. Üstelik eğitimin sonunda alacağınız diksiyon sertifikası da cabası!
Kaynaklar:
- Mehpare Çelik. “Mehpare Çelik: Artık spiker yok, sahibinin sesleri var”. DİKEN. 2022. (çevrimiçi).
- “Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri”. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi. 2022. (çevrimiçi).
- “How Do We Learn To Talk?”. Wonderopolis. 2022. (çevrimiçi).
- David Shariatmadari. “The mystery of language: how children learn to speak their mother tongue”. BBC Science Focus. 2020. (çevrimiçi).