Neden uyuyoruz, neden uyumalıyız?

Uyku, beynin uyanıklıktan farklı şekilde ama yine aktif olarak çalıştığı, hayatımızın üçte birini kapsayan önemli bir bölüm. Ancak uyku hakkında çok fazla düşünmüyoruz. Belki biraz rüyalar hakkında akıl yoruyoruz: Rüyaların psikanalitik bir anlamı var mı? Geleceğe dair birtakım kehanetler içeriyorlar mı?…

Ancak uykuyu çok da fazla tanımıyoruz.

Son yıllarda uyku tıbbında yapılan araştırmalar, uykunun genel sağlığımız hakkındaki öneminin altını çiziyor. Bu anlamda ileriye yönelik sağlığımızla ilgili istenmeyen yan etkilerden kaçınmak için uykuyu daha iyi tanımamız ve daha iyi yönetmemiz gerekiyor.

Uykunun insan hayatındaki yeri nedir? Neden her gün uyuyoruz ya da uyumak zorundayız? Uymazsak neler oluyor?

En uzun süreli uyanık kalan kişi rekoruyla başlayayım. Bu rekor 1954 yılında bir bilim fuarında kırılmaya çalışıldı. Katılımcılar arasında 17 yaşındaki Randy Gardner 264 saat, yani yaklaşık 11 gün uyanık kalarak bu rekoru kırdı. Diğer katılımcılar 8-10 gün içinde uyumak zorunda kaldılar. Uyanık kaldıkları sürede ilerleyici dikkat, konsantrasyon bozuklukları, hafıza bozuklukları, motivasyon bozuklukları gösterdiler ve sonunda uyumak durumunda kaldılar. Yaklaşık 2 gün uyuduktan sonra katılımcılarda herhangi bir nörolojik ya da psikiyatrik belirti görülmedi.

Guinness Rekorlar Kitabı, uykunun insan sağlığındaki önemi hakkındaki biriken bilgiler sonucunda böyle bir rekorun denenmemesi ve kabul edilmemesine karar verdi.

Hepimiz yaşadık: Kronik uykusuzluk

Peki kronik olarak uykusuz olduğunuzda neler oluyor? Bunu hepimiz bir sınav döneminde ve hayatımızın çok yoğun olduğu dönemde, ardı sıra 7 saatten az uyuduğumuzda yaşadık. Hepimizin içinin geçtiği, mikro uykulara maruz kaldık. Burada vücut bizden uykuyu geri alıyor ve bu uyku sırasında dikkatimiz, konsantrasyonumuz, motor becerilerimiz kayboluyor.

Peki bunun toplumsal sonuçlarını nasıl görüyoruz? Uykulu araba kullanan kişilerde ve trafik kazalarında görüyoruz. Trafik kazaları birçok toplumda ölüm nedenlerinin en önde gelen sebepleri arasında.

Amerika Birleşik Devletleri’nde uykulu halde araba kullanan kişilerde yarım dakikada bir kaza yapıldığını biliyoruz ve bir saatte bir bu uykulu sürücülerin hayatlarını kaybettikleri kazalar oluyor.

2016’da Washington Trafik Güvenliği Vakfı iki yıl boyunca kaza yapmış 7000 sürücüyü inceleyerek yapılan araştırmanın sonuçlarını yayınladı. Buna göre kişiler 5 saatten az uyuyorlarsa trafik kazasına yakalanma riskleri 3.5 kat artıyor. Eğer 4 saatten daha az uyuyorlarsa trafik kazası riski 11.5 kat artıyor. Bu bağlamda en az 7 saat ve üstünde uyumamız bizi olası trafik kazalarından koruyor.

İnsan beyni, 16 saat uykusuzluğa dayanabiliyor. Fakat 16 saatten sonra yavaş yavaş çuvallamaya, yavaş yavaş yorulmaya başlıyor. Kişinin hem bilişsel hem fiziksel sağlığını koruyabilmesi hem de akıl sağlığını koruyabilmesi için 7 saat ve üstünde uyuması tavsiye ediliyor.

Uyku teorileri: Restorasyon, toksik, moral, hafıza, bağışıklık

Geldik neden uyuyoruz ve neden her gece uyumak zorunda kalıyoruz kısmına. Bununla ilgili çeşitli teoriler var. Bunlardan birincisi vücudunuzun uyku sırasında restoratif yani onarıcı bir sürece girmesi. Uyku esnasında hem kalp atım hızımız azalıyor, hem kan basıncımız düşüyor, hem beynimizin oksijen tüketimi azalıyor. Vücuttaki birçok sistem anabolizan, yani yapıcı onarıcı bir sistem içinde varolan hücrelerini onarmaya başlıyor. Hem iskelet sistemini onarıyor, hem immün sistemi onarıyor hem kasları, dolayısıyla vücudunuzun iyileşmesi ve yeniden yapılandırılması uyku sırasında oluyor.

Bir ikinci teori ise beynimizdeki toksik maddelerin uyku sırasında temizlenmesiyle ilgili. Rochester Üniversitesi’nde bir bilim insanı ilk önce fareler üzerinde lenfatik sistem denilen, aslında beynin kanalizasyonu olan bir sistem keşfetti. Bizim beynimizin lenfatik drenajı yok. Bu nedenle beynimizdeki toksik maddelerin uzaklaştırılması, istenmeyen proteinlerin uzaklaştırılması uyku esnasında oluyor.

Bununla ilgili aslında en popüler hastalık Alzheimer. Çünkü Alzheimer’da bizim beynimizde hücreler arasında beta amiloid denilen istenmeyen bir protein birikiyor ve yapılan beyin görüntüleme çalışmaları, PET-CT çalışmaları gösteriyor ki bu kognitif bozukluk, yani kişilerde unutkanlık ortaya çıkmadan önce bu amiloid beyinde 15 yıl önce ve yavaş yavaş yavaş birikmeye başlıyor.

Biliniyor ki lenfatik sistem aslında en etkin olarak derin uykuda çalışıyor. İşte uykunun bozuk olması, süreç içinde Alzheimer hastalığında bu lenfatik sistemin yetersiz çalışması nedeniyle istenmeyen proteinlerin birikmesinden sorumlu olup Alzheimer hastalığını kolaylaştırabilir diye düşünülüyor.

Bir üçüncü teori ise bizim moodumuzun, yani moralimizin düzenlenmesi. Beynimizdeki ilkel kısım, yani amigdal, ilkel duygularımızdan sorumlu olan kısım, beynimizin akılcı kısmı olan prefrontal korteks tarafından uyku sırasında baskılanıyor.

Neden uyumamız gerektiğiyle ilgili bir diğer düşünceyse hafızamızla ilgili: Bizim hafızamızın yapılandırılması ve pekiştirilmesi uyku esnasında oluyor. Yine REM ve REM olmayan bölümlerinin hafızayla ilgili farklı fonksiyonları var.

İnsan canlısının uyumasının bir diğer sebebi aslında kardiyovasküler sağlığın korunması. Bahsettiğimiz gibi uyku sırasında kalp atım hızımız yavaşlıyor, kan basıncımız düşüyor ve kardiyovasküler sistemin onarılması bu esnada oluyor. Uyumamızdaki bir diğer önemli etken de bizim aslında iştahımızın düzenlenmesi. Uykumuz esnasında açlık ve tokluğumuzu düzenleyen leptin ve ghrelin denilen hormonlar yeterli olarak uygun bir şekilde salgılanıyor ve ertesi sabah bizim metabolizmamız normal bir açlık düzeyiyle kalkıyor. Ama yetersiz uyku olduğu zaman bununla ilgili istenmeyen bir takım obezite gibi sağlıkla ilgili sonuçlar olabiliyor.

Bir son faktör de aslında bağışıklık sistemimizin düzenlenmesi. Bağışıklık sistemimiz de uyku esnasında yeniden onarılıyor, inflamasyon baskılanıyor. Dolayısıyla uyku insan hayatında son derece kritik bir öneme sahip.

Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen, Neo Skola için hazırladığı Uyku: Sağlıklı Yaşamın Anahtarı eğitiminde, hayatımızın neredeyse üçte birini kaplayan uykuyu derinlemesine inceliyor.

Eğitimde, uykunun doğasını ve hakkındaki mitleri inceleyecek, sağlıklı ve iyi bir uykunun altın kurallarını keşfedeceksiniz. Prof. Dr. Pınar Yalınay Dikmen’in eğitimini Neo Skola’da izleyebilirsiniz.

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts
DAHA FAZLA OKU

Kelebek Etkisi Nedir?

Kelebek etkisi, kaos teorisinin ilginç ve düşündürücü bir kavramıdır. Küçük bir değişikliğin, başlangıç koşullarında büyük ve öngörülemez sonuçlara…
DAHA FAZLA OKU

Muhafazakarlık nedir?

Muhafazakarlığı tanımlamak, bütün ideolojileri tanımlamak gibi kolay bir şey değil. Birçok yerinden tutup birçok farklı tanım yapabilirsiniz. Bu…
Total
1
Share