Doç. Dr. Defne Eraslan / Tıp Doktoru, Psikiyatri Doçenti
Bir düşünün, her gün kaç kere yakınlarınızla diyet, sağlıklı yemek, kilo vermek konusunda konuşuyorsunuz?
İngilizlerin havayla ilgili konuşmalarının sıklığı ve anlamsızlığı ünlüdür. Biz de aslında sırf Türkiye’de değil dünyada da diyet ve kilo verme konusunda gerçekten çok konuşuyoruz ve bu konuya çok kafa yoruyoruz.
Ne yazık ki bu, hayatımıza, vücutlarımıza, sağlığımıza yansımıyor.
Dünya üzerinde de Türkiye’de de giderek şiddetlenen bir eğilim var. Kilo alma konusunda kilo kayıtlarının tutulduğu 1900’lü yıllardan itibaren görüyoruz ki, Batı medeniyetinde Amerika başta olmak üzere, Türkiye’de de özellikle 1970’li yılların sonunda başlayan ve giderek daha da şiddetlenen bir salgın var: Şişmanlık salgını.
Bu şişmanlık salgını bir yandan sağlığımızın diğer alanlarını da çok kötü bir şekilde etkiliyor.
Şeker hastalıkları, kalp hastalıkları artıyor ve bu konuda yapılması gereken şeyler net bir şekilde devletler tarafından şimdiye kadar ortaya konuldu. Bunun bir salgın olduğu bütün dünyanın, özellikle Batı ülke medeniyetinin sağlığını tehdit ettiği, gayet net açıklandı.
Ama yine de kilolarımız açısından yokuş yukarı gitmeye devam ediyoruz. İnsan sağlığıyla ilgilenen birçok kurum, kilodaki bu artışın nedenleri ve kilo alımının nasıl önlenebileceği konusunda kuralları yayınlardılar. Ana fikir şu: Daha az diyeceksiniz, daha az yağlı, daha az şekerli yiyeceksiniz daha çok spor yapacaksınız. İşlenmiş gıdalardan uzak duracaksınız.
Bu kadar kolay ve basit görünen ama bu kadar beceremediğimiz pek az şey var sanıyorum insan medeniyetinin tarihinde. Üstelik bu kolay ana fikrin üzerine bize diyet konusunda yardım etmek için iddialı çok sayıda insan ve kurum var.
Intermittent fasting, Ketojenik diyet…
İşte diyet bir endüstri haline geldi. Telefonunuza baktığınızda diyet yapmak kilo vermekle ilgili bir sürü aplikasyon görüyorsunuz. Sosyal medyaya girdiğinizde herhalde iki paylaşımdan birinde kilo verme yöntemi reklamı görüyorsunuz. İşte bu sıralar ‘Intermittent fasting’ (Aralıklı oruç) ünlü. Bundan önce ‘Ketojenik diyet’ vardı. Şimdi bunların kombinasyonları var.
Diyete harcanan para inanılmaz. Bunun ciddi bir endüstrisi var. Sadece Türkiye’de değil en çok Amerika’da, spor salonlarına, spor yöntemlerine harcanan devasa bir para ve enerji var. Ama bu kadar basit bir şeyde, bu kadar desteğe rağmen, bu kadar bu işe para dökülmesine rağmen başarılı olamıyoruz.
Dünyada kilo alma ve obezite oranları giderek artıyor. Hatta inceliğin çekicilik ve seksilikle özdeşleştirilmesi aslında insanlığın gündeminde yaklaşık 150 senedir olan bir şey. Buna rağmen hepimiz şu andaki norm bu olduğu için daha ince dolayısıyla daha çekici, daha sözü dinlenir olmak istiyoruz.
Fit görüntü: İtibar mı demek?
İlginç bir bilgi: Büyük şirketlerde daha zayıf, daha fit kişilerin sözleri daha fazla dinleniyor ve daha yüksek noktalara gelebiliyorlar. Yine gençler arasında popülerliğin, dış görünüşle özellikle zayıflık ve atletik görüntüyle ilişkili olduğu biliniyor.
Hepimiz güzel olmak istiyoruz. Hepimiz çekici olmak istiyoruz ve zamanımızın gerçeği de bu. Buna rağmen yine de kilo vermeyi başaramıyoruz ama kilo vermek istememizin ondan daha önemli sebepleri var aslında: Kiloyla ilgili sorunlar… Kalp, beyin kanaması, inme, şeker hastalığı ve kanser bizim yaşamımızı tehdit ediyor. Komik bir şekilde hem bugünümüzü çekicilik, seksilik, kabul edilebilirlik, sevilebilirlik şeklinde hem de yarınımızı korkmuş bir şekilde tehlikeye atan bir şeyi yapmaya devam ediyoruz.
Daha çok yemeğe, diyetlere rağmen kilo almaya devam ediyoruz.
Neo Skola eğitiminde şişmanlığın bildiğimiz risklerine ve zorluklarına, dezavantajlarına rağmen neden kilo almaya devam ettiğimizi ve bu kilo alma sorununu belki de psikolojik nedenlerini daha iyi anlayarak nasıl çözebileceğimizi anlatmaya çalışacağım.
Doç. Dr. Defne Eraslan, Neo Skola için hazırladığı Kilo Vermenin Psikolojisi eğitiminde kilo vermenin doğru ve kalıcı yolunu anlatıp, “Beyni işe katmadan diyet olmaz” diyor.
Kilo Vermenin Psikolojisi eğitiminde bugüne kadar denediğiniz diyetlerin neden başarısız olduğunu anlayacak, kilo vermenin kalıcı yolunu öğreneceksiniz.
Doç. Dr. Defne Eraslan’ın hazırladığı ve ilk bölümü ücretsiz olan Kilo Vermenin Psikolojisi eğitiminin tamamını Neo Skola’da izleyebilirsiniz