Mehpare Çelik / Eski TRT Başspikeri
Yaşamımızda bir iletişim aracı olarak çok önemli bir yeri olan ana dilimizden, Türkçemizden söz edeceğiz. Bölümler halinde sizlerle sohbet edeceğim, Türkçe konusunda, ana dilimiz konusunda.
Öğrendiklerimi, bildiklerimi, deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım yararlı olur. Çünkü konu çok önemli. Konu: Ana dilimiz Türkçemiz.
Bir dilin uygulayıcısı, bildiğiniz gibi toplumlardır, halktır. Halkın yüz yıllar öncesinden gelen birikiminden, kültüründen, deneyiminden ortaya çıkmış bir olgudur. “Dil kültürün temelidir” felsefesini içinde barındıran Türk Devrimi de ulusun birlik ve beraberliğinin en önemli unsurlarından birinin dilimiz olduğu gerçeğinin altını ısrarla çizmiştir.
Dil bir ulusun hafızasıdır. Dil bir kimliktir. Dil kişiliğimizdir. Bu nedenle çok önemlidir.
Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. “Türk dili dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin” diyen Atatürk, bu konuya özellikle dikkat çekmek istemiştir bu cümlesiyle.
Evet, bu bilinç çok küçük yaşlarda kazandırılmalıdır. Ailede başlar ve tüm eğitim yaşamı boyunca devam eder. Daha doğrusu etmelidir çünkü ana dil bilincini ne kadar erken ne kadar küçük yaşta kazanırsak, kişisel yaşantımız, toplumsal yaşantımız, iletişimimiz o denli sağlıklı ve başarılı olur.
Sizler de çok karşılaşmışsınızdır. Çevrenizde bazı kişiler sağlıklı bir iletişim kuramamaktan ya da yanlış anlaşılmaktan söz ederler. Yakınırlar. Evet yakınırlar ama kaçımız bu güzel dilin Türkçenin sözel ve işitsel zenginliğinin ve güzelliğinin farkındayız acaba?
Türkçe her zaman yazıldığı gibi okunan bir dil mi?
Çevrenizde gördüğünüz çok güzel Türkçeyle konuşan kişilere “Ne güzel konuşuyor” dedirten, size bu cümleyi kurduran, o karşınızdaki kişinin sesindeki melodi ve ahenktir.
Kaçımız Türkçenin estetik kaygılarla zaman zaman yazıldığı gibi okunmadığını, okunduğu gibi yazılmadığını biliyoruz?
Kaçımız bu güzel dilin melodisini çıkarabiliyoruz?
Bunu yapmak için kaçımız Türkçedeki vurgu ve tonlamaları yapıyoruz?
Bu nedenle doğru, sağlıklı, etkili bir iletişimin kurulması ve anlaşmanın karşılıklı olarak gerçekleşmesi -burası çok önemli- anlaşmanın karşılıklı olarak gerçekleşebilmesi için en temel aracımız olan dilimizi doğru kullanacağız.
Efendim dil aynı zamanda bir düşünme ve düşünmeyi aktarma aracıdır.
Yalnız dilbilimsel bir gerçek vardır ki onu burada size hemen aktarmak isterim. Bir kişi yalnızca tek bir dilde doğru düşünür, doğru duyar, doğru hisseder, doğru kızar, doğru sever… O da ana dilidir. Ana diliyle düşünüp ana diliyle ifade eder. Çünkü düşünmenin de duyumsamanın da temel yapıtaşları sözcüklerdir.
Söz dağarcığımız giderek daralıyor. Söz dağarcığı daraldığı zaman düşünmenin sınırları da daralıyor. Yani daha açık söylemem gerekirse düşünmeye çok fazla vakit bulamıyoruz galiba.
Kendisini sevgiyle, saygıyla andığım çok değerli hocam Sayın Emin Özdemir “Türkçe 4 boyutludur” derdi “Okumadır, yazmadır, dinlemedir, konuşmadır” ve eklerdi: “Eğer bunların dördünü bir arada yapıyorsanız doğru düşünüyorsunuz demektir. Doğru düşünüyorsanız doğru konuşuyorsunuz demektir.”
Gerçekten de düşünmemenin irdelemenin var olanla yetinmenin, belirli sözcüklerin sınırı içinde kalmanın sonucunda ne yazık ki kişi kendini doğru ifade edemiyor. Doğru anlatamıyor. Bu yetiyi kaybediyor daha doğrusu.
Türkiye’nin ilk TSE belgeli spikeri Mehpare Çelik, Neo Skola için hazırladığı Diksiyon Eğitimi’nde, kaliteli bir sosyal yaşam, kültür-sanat, etkili ilişkiler ve doğru iletişimin kritik bileşeni Türkçeyi doğru kullanmayı anlatıyor.
Eski TRT Başspikeri ve uzun yıllar TRT’de program yapımcı ve sunucusu olarak görev yapan Mehpare Çelik’ten iletişim becerilerinizi üst seviyeye çıkaracak eğitimi liği’nin yanı sıra uzun yıllar TRT’de program yapımcısı ve sunucusu olarak görev yapmış Mehpare Çelik’ten iletişim becerilerinizi üst seviyeye çıkaracak bir eğitim!
Mehpare Çelik’in hazırladığı ve ilk bölümü ücretsiz olan Diksiyon Eğitimi’nin tamamını Neo Skola’da izleyebilirsiniz.