Önemli bir şeyle başlayalım. İktisat yerine ekonomi diyoruz sık sık. Ekonomi sözcüğü Yunancadan geliyor.
Yunanca “ev idaresi” demek. Oikonomia. Oikos, ev. Nemein, idare etmek, buradan Oikonomia oluyor. O dönem ticaret de yok esas itibarıyla her üretim evde yapılıyor, evde tüketiliyor. Onun idaresi anlamına geliyor. Sonra bunu devlet sözcüğünden politikayla birleştirmişler. Ekonomi politik olmuş. En son ekonomi diye gelmiş.
Türkçede iktisat var. O da Arapçadan geliyor. Kasıt, kasd, amaç oluyor. İktisat tasarruf sözcüğü olarak da kullanılmış, şimdi de iktisat. Bazen ekonomi diyoruz, bazen iktisat diyoruz. O konuda size bir ayrım yapmak istiyorum.
Ekonomi deyince biz Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisi, tarım ekonomisi gibi daha çok somut işleri belirtiyoruz. İktisat sözcüğünü de bir teori için, iktisat teorisi, iktisadi modeller diye ve politika için kullanıyoruz. İktisat politikası diyoruz.
Yani ekonomi ve iktisat kelimelerini eş zamanlı kullanıyoruz. Ekonomilerden bahsederken bir tarafta Türkiye ekonomisi var, Dünya ekonomisi ve Avrupa ekonomisi var. Öbür taraftan da iktisadın teorisi ve iktisat politikaları var. Bu şekilde bir ayrım yapıyoruz.
Ekonomi çok önemli. Çünkü bizim hayatımızın tek amacı maddiyat değil. Olamaz da zaten. İnsanın onun dışında inançları, aile hayatı, sevgisi var, estetikle, güzelle olan ilişkileri var.
İnsan sadece ve sadece maddiyata indirilebilir bir şey değil. Haliyle bu karmaşıklığın içinde insanı anlamak, insanı çözmek hiç kolay bir şey değil. O nedenle sık sık iktisadın doğa bilimlerinden farkı olarak tarihi ve ahlaki boyutları inceliyoruz. İktisat hep bize ne olduğuyla beraber “Ne olmalı” sorusunu da getiriyor bir olay karşısında: “Böyle oldu”, “Niye oldu”, “Peki ne olmalı”…
Bir de tabii hep bir “Geçmişte böyle olmuştu” ifadesi, tarihle ilgili de “Buraya nasıl geldik” sorusu daima gündemimizde olur.
İktisat teorisinin her şeye rağmen diğer sosyal bilimler arasında da önemli bir yeri var. İktisadın ne kadar önemli olduğunun yaşamımızda bir göstergesi olarak Nobel İktisat Ödülü’nü örnek gösterebiliriz. Genellikle Nobel doğa bilimlerine verilir. Onun dışında edebiyata veriliyor.
İktisata verilen Nobel Ödülü diğerinden farklı çünkü Merkez Bankası tarafından verilir. Ama netice itibariyle Nobel İktisat diye geçer.
Bir sorunumuz var tabii. Ekonomilerle ve iktisatla ilgili toplumda ciddi ezberler var. Bu bir yerde normal. Çünkü insanlar ekonomik olaylarla doğdukları andan itibaren dolaylı şekilde karşılaşıyorlar. Babası geliyor, işte olup bitenleri anlatıyor. Anne alışverişi, paranın yetip yetmediğini tartışıyor, derken ülkenin sorunları tartışılıyor. Televizyonlarda, gazetelerde de konuşuluyor, devamlı aile tarafından da değerlendiriliyor. Okulda hocalar bir şeyler söylüyor, diğer öğrenciler bir şeyler söylüyor, bütün bunlar bir takım bilgiler haline dönüşüyor.
Mesela bir öğrencimiz iktisat okumaya başladığında çok iyi biliriz ki aşağı yukarı okunacak konularda iyi kötü bir fikri vardır. Yani önceden ezberi vardır. Bunlarla da bir yerde mücadele etmek gerek. Çünkü bunların bir bölümü sağduyulu ve doğru şeyler. Bir bölümü de pekâlâ yanlış olabiliyor. Kent efsaneleri olabiliyor. Özellikle bu tip açıklamaların içinde komplo boyutu da yüksek. Yani, birileri “bir şeyler” yapıyordur ve o “bir şeylerden”, bilerek “bir şeyler” oluyordur.
İktisatçılar genellikle komplo hikâyeleri sevmezler. Burada yapacaklarımızdan biri de sizle beraber komployla açıklayabileceğimiz birtakım olayları komplo dışında daha başka, objektif nedenlerle, birtakım olayların arasındaki nedensellik ilişkilerini bularak açıklamaya çalışmak olacak.
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Neo Skola için hazırladığı Temel Ekonomi eğitiminde Türkiye’nin geçmişi ve geleceği, vergiler, milli gelirler, bankalar, dış borçlar, krediler, döviz kuru ve daha pek çok konuyla ilgili geniş bir perspektif sunuyor.
Ekonomist, yazar Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’ın temel ekonomik terimlerden piyasalara, ekonominin tarihinden politikalarına kadar ekonomi ile ilgili her konuyu ele aldığı, ilk bölümü ücretsiz olan Temel Ekonomi eğitimine Neo Skola’da katılabilirsiniz.