Değişen Dünyaya Ayak Uydurabilmek: Parlak Bir Fikir Olarak Scrum

best idea concept with crumpled colorful paper and light bulb on wooden table

 

Scrum hakkında konuşmadan önce geçmişe bir göz atalım. Antik Çağ filozofu Herakleitos, “Aynı derede iki kez yıkanılmaz” der. Evrende her şey değişir ve dönüşür. Hiçbir şey aynı kalmaz. Her şey akar ve hareket eder. Bu nedenle, aynı nehre bir kez daha girmek istediğimizde su değişmiştir, aynı su değildir. Üstelik siz de değişirsiniz, eskisi gibi değilsinizdir. Değişim aslında değişmeyen tek gerçekliktir. Bunu Antik Çağ’dan beri biliriz. Ancak, Endüstri Devrimi ve sonrasında yaşanan internetin yayılması ve dijitalleşme çağıyla birlikte değişimin giderek daha fazla arttığını ve hızlandığını gözlemlemek mümkün.

 

İnternetin 1986 yılında hayatımıza girmesiyle, bilgi ve habere anında ulaşma imkânı elde ettik. Herkes bir şekilde birbirinden haberdar hale geldi. Sosyal medyanın popülerlik kazanmasıyla kolektif bilinç de artmış oldu. Bu değişimler iş dünyasını da büyük ölçüde etkiledi. Yeni sektörler ve startuplar ortaya çıktı. Geçmiş nesillerden farklı beklentileri ve yaşam tarzı olan dijital yerli jenerasyonlar iş dünyasına girmeye başladı. Eskiden pek de aşina olmadığımız pek çok farklı meslek kolu oluştu.

 

Böylesi büyük değişimlerin yaşandığı ve rekabetin yırtıcı olduğu iş dünyasında bu koşullara adapte olamayan ve değişime ayak uyduramayan Blockbuster, Kodak gibi markalar ve şirketler yok oldu.

 

 

Agility (Çeviklik) ve Agile Manifesto

 

Değişimin baş döndürücü hızından en fazla etkilenen sektörlerden biri de yazılım sektörü oldu. Geleneksel şirket yönetiminin egemen olduğu eski sistemde çalışanlar arası iletişim asgari düzeydeydi. Yazılımcılar problemlerini mail yoluyla halletmeye çalışarak yüz yüze gelmekten kaçınırlardı. Ekipler, teknik özellikler, gereksinimler ve daha fazlasını içeren kapsamlı belgeler oluşturmak için saatler harcardı. Dokümantasyon süreci çok uzun sürdüğü için tüm süreç gecikirdi.

 

Projeye başlanmadan önce işin ana hatlarının belirlendiği sözleşmeler imzalanırdı ve ekip, olabildiğince bu sözleşme kapsamında hareket etmeye çalışırdı ve sonraki adımlarda müşteri sürece dahil olmazdı. Bu durum, ekiplerin işin gelişmesine yardımcı olabilecek müşteri feedbacklerini kaybetmesiyle sonuçlanırdı. Geleneksel metodolojiler, önemli değişikliklerin zaman ve paraya mal olabileceğini belirterek mümkün olduğunca az değişikliği savundu. Amaç, yapılandırılmış, lineer bir yol izleyen ve mümkün olduğunca değişimden kaçınan kapsamlı bir master plan oluşturmaktı.

 

Neyse ki, sektörün önde gidenleri 2000’li yılların başına gelindiğinde, durağan ve geleneksel sistemin işe yaramadığını ve değişimin kaçınılmaz olduğunu anladılar. Şubat 2001’de Utah’ta bir kayak merkezinde buluşan 17 yazılımcı hayal kırıklığına uğradıkları eski yöntemlere çözüm bulmak ve yeni metodolojiler tartışmak için bir araya geldi. O kış Utah’ta yapılan toplantıdan, daha sonrasında “Agile Manifesto” olarak adlandırılacak 4 temel yaklaşım etrafında şekillenen yenilikçi bir bildiri çıktı.

 

İş Dünyasını Etkileyecek Yaklaşımlar

 

  • Bireyler ve aralarındaki etkileşim kullandığımız araç ve süreçlerden daha değerlidir.

 

  • Çalışan çözümler kapsamlı dokümantasyondan daha değerlidir, daha önemlidir.

 

  • Müşteriyle iş birliği sözleşmelerden daha değerlidir.

 

  • Değişime adapte olabilmek, herhangi bir planı izlemekten daha değerlidir.

 

 

Öncesinde yazılım sektöründe öne çıkan problemleri çözmek için ortaya çıkmış agile (çevik) düşünce sistematiği daha sonrasında bir felsefeye dönüşerek diğer sektörleri de etkisi altına almaya başladı. Bu düşünce yapısıyla öncelikle daha “insani” bir çalışma ortamının gerekliliğini savunurlar. Çalışanlar makinenin parçaları olarak değil insan olarak görülmelidir. Ekipler takım ruhuyla çalışmalıdır. Kişiler takımlara “apoletsiz” olarak katılmalıdır. Projelere unvanlarını değil yalnızca yetkinliklerini getirmelidir. Yeni sistemde, çalışanlar arasında iletişim son derece önemlidir herkes birbirinden bir şeyler öğrenmelidir.

 

Departmanlara bölünmüş eski şirket yapısında herkes yalnızca kendisine verilen işi yapıyordu ve işin takibini müdürler üstleniyordu. Çalışanlar çıkan sonuçla çoğunlukla ilgilenmiyordu.  Ancak agile sistemde şirketler müşteriye en iyi hizmeti verebilecek şekilde organize olmalıdır. Bu sistemde müşterinin ve son kullanıcıların geri bildirimleri son derece önemlidir. Bu bildirimler çerçevesinde takım hızlı manevra alır ve istenen değişikliği ivedilikle ürüne uygular. Bunun için, üretimin hızlı olması ve şirketin deneme- yanılma yöntemiyle çalışabiliyor olması gerekir. Bu felsefeyi benimsemiş şirketler küçük küçük de olsa sürekli gelişmeyi ve değişmeyi hedefler.

 

 

 

Scrum’ın Temelleri

 

Scrum, ekiplerin kendi kendilerini organize ettiği ve ortak bir amaç doğrultusunda hareket edip müşteri odaklı çalıştığı yönetimsel bir çerçevedir. Verimli bir proje teslimi için gereken bir dizi toplantı, araç ve rolü tanımlar. Forrester’ın yaptığı araştırmaya göre Agile felsefeyi benimseyen şirketlerin %68’i Scrum kullanır. Ancak, Agile yaklaşımdan yararlanan farklı çerçeveler gözlemlemek de mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Scrum bir metodoloji değildir. Scrum yaklaşımından faydalanan ekipler, çerçevenin tamamını ya da bir kısmını uygulamakta özgürdür.

 

Bu çerçevede, ekipler Sprint adı verilen sınırlı bir süre içerisinde organize olup, müşterinin sorunlarına çözüm üreten sonuçlar teslim etmeyi hedefler. Bir Sprint genellikle iki hafta sürer. Ancak projenin gerekliliklerine ve ekibin ihtiyaçlarına göre bu süre değişebilir. Süre 1 ayı aşamaz. Ekip üyelerinin katıldığı Günlük Scrum adı verilen kısa toplantılarda, üyeler tamamlanan işleri ve karşılaştıkları zorlukları bildirir. Birlikte çözüm aranır. Sprint tamamlandığında ekip tamamlanan işi değerlendirmek için bir araya gelerek bir oturum gerçekleştirir. Sprint sırasında işe yarayan ve yaramayan çözümler tartışılır. Ekip ortak kanıya ulaşmaya çalışır. Alınan kararlar doğrultusunda sonraki Sprint’i planlarlar.

 

 

Scrum Rolleri

 

1. Product Owner (Ürün Sorumlusu)

 

Şirkette bu sorumluluğu üstlenen çalışanın İş Listesini (Product Backlog) yönetmesi, eğer gerek varsa bazı işleri önceliklendirmesi, ekibe tavsiyeler vermesi ve müşteriyle ekip arasında aracı rolü üstlenmesi beklenir. Product Owner, piyasayı yakından takip eder. Son kullanıcının değişen ihtiyaçlarına göre Sprinti tamamen iptal edebilir. Product Owner, işin yapılmasından ve tesliminden değil işin getirisinden sorumludur. Şirket, Ürün Sorumlusuna “Bu projeden ne kadar kazandık?” diye sorar. Product Owner cevap verir. Product Owner klasik anlayışta olduğu gibi takım ya da proje yöneticisi değildir. Takımı yönetmez.

 

 

2. Developers (Geliştiriciler)

 

Sprinti tamamlamak için iş birliği halinde çalışan ve kendi kendini yöneterek projeyi yönlendiren takımdır. Geliştirme takımı “push” yöntemiyle değil, “pull” yöntemiyle çalışır. Takıma kimse iş ataması yapmaz, her üye yetkinliğine göre kendi işini kendisi alır. Takım, Sprinte alınan her işi tamamlayabilecek yetkinliklerde kişilerden oluşur. Kimse takıma unvanını getiremez, takım içinde alt takımlar oluşturulamaz. Geliştiriciler özellikle “Product Owner” yani ürün sorumlusuyla etkin bir iletişim halinde olmalıdır. Takımın üye sayısı 3-9 arasında değişebilir. İdeal olanı ise 5-7 kişilik takımlardır. Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’ göre ise bir takım iki pizzayı paylaşacak kadar küçük olmalıdır.

 

 

3. Scrum Master (Hizmetkar Lider)

 

Scrum Master; scrum teori, pratik ve kurallarının doğru şekilde uygulanmasından sorumludur. Dolayısıyla, uygulamayı çok iyi biliyor olmalıdır. Takımın özgüveninin artması, kendi kendine karar verebiliyor olması için deyim yerindeyse kendini gereksiz hale getirmelidir. Geleneksel şirket yönetiminde olduğu gibi doğrudan bir yönetici değildir. İşin zamanında teslim olması için gereken ortamı sağlamaya çalışır. Kimseye emir vermez, iş ataması yapmaz.  Türkiye kültürlerinde pek yaygın olmasa da Scrum Master “hizmetkar lider” olmalıdır. Ürün Sorumlusu ve takımın görevlerini yerine getirmesinde iş arkadaşlarına yardımcı olmalıdır. Gerektiğinde ise çatışmaları çözmelidir. Takımdaki çalışanlar için psikolojik güven ortamı oluşturur. Böylece, herkes kendi fikrini özgürce ifade edebilir.

 

Neo Skola’yla Daha Fazlasını Öğrenin! 

 

İş hayatında çevik olabilmek ve Scrum çerçevesi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorsanız, Çeviklik Danışma Ahmet Akdağ’ın “Agility: İş Hayatında Çeviklik” eğitimine katılım sağlayabilirsiniz. Alanının en iyi isimlerinden pek çok farklı konuda eğitim almak istiyorsanız, Neo Skola’yı ziyaret edebilirsiniz.

 

 

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts
Total
0
Share