Çocuğun psikolojisini bilmek neden önemlidir?

“Çocuk yetiştirmek” sizce nedir? Biz yanıtlayalım: Çocuğun gelişim sürecinde çocuk psikolojisi yetişkinlerin yaptıkları hareketlerin toplamı. Ne kadar da geniş bir kapsama sahip, öyle değil mi? 

Geleceğin yetişkinlerinin ailelerini, toplumlarını ve hatta tüm dünyayı etkileyebilecek kararlar almaları onları yetiştiren aileyle doğrudan bağlantı içerisinde. Dolayısıyla bakmakla yükümlü olduğunuz çocuk, hayatının her döneminde sizin haricinizde pek çok insanın hayatına da dokunuyor olacak. Bu noktada hem kendi çocuğunuzun hem de toplumun iyiliği için çocuk yetiştirme alanında daha fazla eğitime ihtiyaç duymanız gayet normal. Ve bir o kadar da gerekli!

Çocuk psikolojisi başta aile ortamı olmak üzere okul, mahalle, arkadaş çevresi ve gelenekler gibi pek çok unsurdan etkileniyor. Çocukların gelişim süreçlerini yönetme ve çocuk yetiştirme evrelerinde psikolojiyi göz ardı etmek ise mümkün değil! Bu nedenle çocuk psikolojisi, ruh biliminin önemli bir alt dalı olarak karşımıza çıkıyor.

1. Çocuklarda Gelişim Evreleri ve Özellikleri Nelerdir?

Çocuklarda Gelişim Evreleri ve Özellikleri Nelerdir?

Çocukların gelişim süreci üç temel alanda değerlendiriliyor. Bu alanlar “duygusal ve sosyal gelişim”, “motor gelişim”, “bilişsel ve zihinsel gelişim” olarak adlandırılıyor. Çocuğa dair akla gelen her soru, bu üç alanla doğrudan ilişki içerisinde bulunuyor. 

Çocuk gelişimindeki üç temel alandan ilkini “zihinsel ve bilişsel gelişim” oluşturuyor. Çocuğun zekası, eğitimi ve doğumdan itibaren beynin ve algının gelişimi bu süreç içerisinde yer alıyor. İkinci sırada da “sosyal ve duygusal” gelişim geliyor. Bu alan, çocuğun doğumdan itibaren başta ailesi olmak üzere çevresiyle kurduğu ilişkileri kapsıyor. Sonuncusu ise “fiziksel gelişim.” Yürümekle başlayan motor özelliklerin yanı sıra hastalıklar da bu kapsama giriyor.

Çocuklardaki gelişim evrelerinin temeli erken çocukluk dönemi olarak da adlandırılan 0-6 yaş arasında atılıyor. Çocukların bilhassa da ilk 36 aylık kritik dönemi, hayatlarının ilerleyen yıllarını kolaylaştıracak veya zorlaştıracak deneyimlerle doluyor. Elbette ki bu deneyimlerde en büyük rolü ebeveynler üstleniyor. Peki, ebeveynler bu dönemde nelere dikkat etmeli?

Erken çocukluk döneminde çocukların hem ebeveynleri hem de yaşıtlarıyla vakit geçirmesi zihinsel, sosyal ve motor gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Bu dönemde ihmal edilen çocuklar, okula başladıkları zaman akranlarının gerisinde kalıyor ve yine akranlarına kıyasla daha düşük bir zeka gelişim hızına sahip olabiliyor. 

 

2. Ailelerde Çocuğun Psikolojisini Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Ailelerde Çocuğun Psikolojisini Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Aileler, çocuk  psikolojisi de dahil olmak üzere pek çok alanda birincil konumda yer alıyor. 

“Mükemmel ebeveynlik diye bir şey yoktur. Olabildiği kadar iyi ebeveynlik vardır. Mükemmeliyetçilik duygusu beraberinde hem ebeveynler hem de çocuklar için stres ve panik gibi olumsuz durumları getirir.”

Ebeveynlik tarzları, çocukların psikolojilerini ve gelişimsel süreçlerini doğrudan etkiliyor. Diana Baumrind’in 1960 yılında gerçekleştirdiği araştırmaya göre dört farklı ebeveynlik tarzı bulunuyor:

  • Otoriter ebeveynlik
  • Demokratik ebeveynlik
  • Serbest ebeveynlik
  • İhmalkar ebeveynlik

Şimdi gelin, bunları biraz daha yakından inceleyelim:

 

2.1. Otoriter Ebeveynlik ve Çocuk Psikolojisine Etkisi

Otoriter ebeveynlik modeli kontrolün çok, şefkatin az olduğu bir model olarak tanımlanıyor. Otoriter ebeveynler, çocuklarının sıkıntılarını anlamaya çalışmak yerine her sorunu cezalandırarak veya çocuk üzerinde aşırı baskı uygulayarak çözmeye çalışıyor. Otoriter ebeveynlik modelinde çocuğun kendisine duyduğu öz saygı genellikle düşük oluyor. Bu durum, özellikle ergenlik döneminde depresyon ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik sıkıntıları beraberinde getirebiliyor.

 

2.2. Demokratik Ebeveynlik ve Çocuk Psikolojisine Etkisi

Demokratik ebeveynlik modelinde hem kontrol mekanizması güçlü oluyor hem de ebeveynler çocuklarına gereken ilgi ve şefkati gösteriyor. Bu iki alanda da denge kurularak yetiştirilen çocukların öz saygıları ve öz güvenleri de gelişiyor. Bu sayede çocuklar hem eğitim hayatlarında hem de sosyal çevrelerinde başarılı ilişkiler kurabiliyor. 

 

2.3. Serbest Ebeveynlik ve Çocuk Psikolojisine Etkisi

Serbest ebeveynlik modelinde şefkat ve tolerans çok fazlayken kontrol ise yok denecek kadar az oluyor. Bu modelle yetişen çocuklar “şımarık” olarak nitelenebilecek hareketleri sergiliyor. Bu çocuklarda sorumluluk ve rutin oluşturma becerisi de haliyle gelişmiyor. 

Üstelik serbest yetişen çocuklar, anne ve babalarından gelen şefkat ve ilgiyi hayatlarının her döneminde diğer yetişkinlerden de bekliyor. Dolayısıyla bu çocukların iletişim becerileri gelişemiyor ve ergenlik döneminde bunalım gibi sorunlar baş gösterebiliyor.

 

2.4. İhmalkar Ebeveynlik ve Çocuk Psikolojisine Etkisi

İhmalkar ebeveynlik modelinde ebeveynler çocuklarına hem şefkat göstermiyor hem de üzerlerinde bir kontrol mekanizması kurmuyor. Tamamıyla kendi hallerinde yetişen bu çocuklarda okulda başarısızlık, sosyal ilişkilerde bozukluk ve suça yönelme gibi ciddi sorunlar meydana gelebiliyor. 

 

3. Çocukların Duygusal Gelişim Evreleri ve Olası Psikolojik Sorunları Nelerdir?

Çocukların Duygusal Gelişim Evreleri ve Olası Psikolojik Sorunları Nelerdir?

Çocukların duygusal gelişim evrelerini inceleyen pek çok teori ve model bulunuyor. Gelişim psikoloğu Urie Bronfenbrenner, bu alanda en kayda değer teorilerden biri olan “Ekolojik Gelişim Modeli” ile hem doğuştan gelen hem de sonradan kazanılan becerileri ele alıyor. Teorinin merkezine de bireyi yerleştiriyor. 

Ekolojik Gelişim Modeli’ne göre çocuğun duygusal gelişimi ailede başlıyor. Daha sonra mahalle, okul, gelenekler ve sosyal politika gibi mikrodan makroya doğru bir dağılım gerçekleşiyor. Bu model en üst katmana ise tarihi yerleştiriyor ve oldukça kapsayıcı bir araştırma olarak kabul ediliyor. 

Gelişim psikolojisi ve psikanaliz alanlarında çalışan Alman psikolog Erik Erikson ise bir insanın doğumundan ölümüne dek sekiz farklı psikolojik mücadeleden geçtiğini savunuyor. Bu aşamalar şu şekilde sıralanıyor:

  • 0-1,5 yaş: Temel güven karşısında güvensizlik
  • 1-3 yaş: Bağımsızlık karşısında utanç ve şüphe
  • 3-5 yaş: Girişimcilik karşısında suçluluk
  • 5-11 yaş: Üretkenlik karşısında küçük görülme/aşağılık duygusu
  • 12-19 yaş: Kimlik kazanımı karşısında kimlik karmaşası
  • 20-30 yaş: Yakınlık karşısında yalnızlık
  • 30-60 yaş: Üretkenlik karşısında durağanlaşma
  • 60+ yaş: Benlik bütünlüğü karşısında umutsuzluk

Hayatlarının ilk 19 yılında psikolojik sorunlar yaşayan çocuklara karşı sizce genel olarak nasıl bir yaklaşım sergilemek gerekir? Doğrusunu uzmanından öğrenmek için Prof. Dr. Selçuk Şirin’in sunduğu sertifikalı Çocuk Gelişimi Eğitimi’ne katılabilirsiniz!

 

4. Çocuğun Psikolojisi Nasıl Düzelir? Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Çocuğun Psikolojisi Nasıl Düzelir? Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Çocuğun psikolojisini düzeltebilmek için öncelikle mizacını iyi tanımak gerekiyor. Çocuğun hangi hareketlerden hoşlandığı, hangi hareketlerden rahatsız olduğu veya hangi ortamlarda bulunmak istediği psikolojisi üzerinde de büyük önem taşıyor. Çocukla özellikle de ilk 36 aylık dönemde güvene dayalı bir ilişki kurmak gerekiyor. Hatta ev ortamında ilk altı yıl için sabit bir rutin oluşturulması tavsiye ediliyor. Çocuğun ödüllendirilecek ve cezalandırılacak davranışları için bile bir rutin gerekiyor. 

Çocuklar aynı davranış için bir gün ödüllendirildiklerinde ve ertesi gün cezalandırıldıklarında, ne yapacaklarını kavrayamıyor. Ebeveynlerinin hangi duruma göre hareket ettiğini anlayamayan çocuklar, güven bağını kaybetmeye ve ebeveynlerinden uzaklaşmaya meyilli oluyor.

Çocukları akranlarıyla kıyaslamak da Türkiye’deki çocukların yaşadığı psikolojik sorunların başında geliyor. Her hareketi için kardeşiyle, komşunun çocuğuyla veya okuldaki arkadaşlarıyla kıyaslanan çocuk kendisine olan öz güvenini kaybediyor. Bu durum ileride güven problemi, ifade ve kaygı bozukluğu ile depresyon gibi ciddi psikolojik sorunlara neden olabiliyor. 

 

4.1. Çocuklarda Okul Öncesi Dönem ve Yapılması Gerekenler

Çocuklar okul öncesindeki dönemin ilk üç yılını, yani kritik olarak nitelenen 36 aylık süreci genellikle evlerinde geçiriyor. Bu süreçte evde ebeveynleri ve bakım vereni ile kaliteli vakit geçiren çocuklar hem bilişsel hem de duygusal gelişim bakımından akranlarına fark atıyor. 

İlk 36 aylık dönemde çocuk yürümeyi ve konuşmayı öğreniyor. Bu süreçte hem motor gelişimini teşvik edecek aktivitelere katılması hem de duygusal ve sosyal becerisini geliştirecek diyaloglar kurması çocuğun gelişiminde büyük bir rol oynuyor. 

Yetişkinler tarafından muhatap alınan ve ebeveynleri dışında farklı yetişkinler ve akranlarıyla vakit geçiren çocuklar, bu imkânlara sahip olamayan çocuklara kıyasla hem bilişsel hem de psikososyal açıdan daha iyi bir gelişim gösteriyor.

Okul öncesi dönemde çocuklar yaşlarına uygun oyun gruplarına katılabilir, kitaplar yardımıyla diyaloğa dayalı okumalar gerçekleştirilebilir veya çocuğun yetişkinlerle aynı ortamı paylaşmasına izin verilebilir. Genellemek gerekirse; çocuğun ilk altı yıllık hayatında uygulanması gereken beş temel prensip bulunuyor. Bunlar şu şekilde sıralanıyor:

  • Çocuğun mizacını tanımak
  • Çocukla ilk 3-4 yıl içinde güvene dayalı duygusal bir bağ kurmak
  • Ev ortamında bir rutin oluşturmak (uyku saati, televizyon ve oyun saati, yemek saati vb.)
  • Çocukları başka çocuklarla kıyaslamamak
  • Mükemmel ebeveynlik diye bir gerçeğin olmadığını kabul etmek 

Araştırmalara göre; erken çocukluk döneminde aileleriyle iyi bir diyaloğu olan çocuklar çok daha yüksek algı ve ifade düzeyine sahip oluyor. Böylece eğitim hayatında da daha başarılı bir yol çiziyor.

 

4.2. Çocuklarda İlkokul Dönemi ve Yapılması Gerekenler

Çocuğun ilkokul döneminin daha sağlıklı bir şekilde geçmesini sağlayabilmek için onu bu sürece alıştırmak gerekiyor. Bunun için de dışarıda alanında uzman yetişkinler tarafından düzenlenen oyun gruplarına ve çocuk aktivitelerine katılmak, çocuğu kreşe ve anaokuluna göndermek ilk sıralarda yer alıyor. Böylece çocuk hem bu alanlarda nasıl hareket etmesi gerektiğini ilkokula başlamadan yıllar önce öğrenmiş oluyor hem de farklı bir ortama nasıl uyum sağlanacağını çoktan öğrenmiş oluyor. 

Peki, bu dönemde çocuklardaki ekran bağımlılığı sizce nasıl yönetilebilir? Çözüm için sayfanın sonunu bekleyin!

4.3. Çocuklarda Ergenlik Dönemi ve Yapılması Gerekenler

Ergenlik, erken çocukluk döneminden sonra en hızlı fiziksel dönüşümün yaşandığı dönemlerden biri olarak niteleniyor. Genellikle her çocuk için sıkıntılı olan bu süreçte benliğine yabancılaşma ve kimlik bunalımı sorunları baş gösteriyor. Vücudunda aniden ve orantısız şekilde değişim yaşayan çocuklar kendilerini beğenmiyor, öz güvensiz hareket ediyor ve benliklerine yabancılaşıyor. 

Çocuklar bu dönemde büyük bir kimlik bunalımı da yaşıyor. İlgili süreçte kendi kişiliklerini tanımlayamayan çocuklar ilişki ve kariyer alanlarındaki problemlerle de baş etme mecburiyetinde kalıyor. Üstelik ergenler bu dönemde ebeveynleri dışında başka yetişkinleri de rol model haline getirmeye meyilli oluyor.  

Ergenlik döneminde ortaya çıkan hormonal ve fiziksel değişim ile kimlik bulma süreci, çocuklarda “içselleştirme” ve “dışsallaştırma” olmak üzere iki farklı tepkinin doğmasına neden oluyor.

Bir grup çocuk, ergenlik dönemindeki sorunlarıyla içselleştirerek başa çıkmaya çalışıyor. Bu durumda depresyon, kaygı bozukluğu ve karın ağrısı gibi fiziksel semptomlar ortaya çıkabiliyor. Sorunlarını dışsallaştırarak çözmek isteyen çocuklarda ise anti-sosyal davranışlar, şiddet ve madde bağımlılığı gibi problemler meydana gelebiliyor. Her koşulda, ergenlik döneminde ebeveynlerin çocuklarıyla güvene dayalı bir bağ kurması öneriliyor. Ancak unutmayın: Bu bağ, okul öncesi dönemde başlayan ve okul dönemi boyunca devam etmesi gereken bir süreç!

Çocuk yetiştirmeye dair tüm önemli ipuçlarını Prof. Dr. Selçuk Şirin’in “Çocuk Gelişimi Eğitimi” eğitiminde bulabilirsiniz!

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts
Total
0
Share