“Diyet yapmak, beynimizin hayatta kalma çabasına karşı gelmektir.”
Doç. Dr. Defne Eraslan, diyet sürecini bu sözlerle ifade ediyor. Kimi zaman fazla kilolardan geri dönülmez bir şekilde kurtulmak mümkün olurken, kimi zaman verilen kilolar olduğu gibi geri alınıyor. Peki, bunun sebeplerini hiç düşünmüş müydünüz?
Ayın 1’i, gelecek pazartesi ya da tatil sonrası… Diyete başlamak için çoğu zaman takvimlerden bir gün seçiliyor, farklı yol haritaları çiziliyor. Sonuç ise çoğu durumda hep aynı yere varıyor! İradenin direksiyonda olduğu diyet yolculuğunda, ani bir frenle çıkmaz sokağa girilebiliyor. Bu kimi zaman en sevilen tatlıdan sadece bir dilim almakla gerçekleşiyor, kimi zaman bir ikramı geri çevirememekle, kimi zaman ise mutsuz geçirilen bir günün devamında gerçekleşenlerle…
Kötü geçirilen bir günün veya büyük hayal kırıklarının, insanın beslenme konusundaki iradesini alt üst ettiğini siz de büyük ihtimalle deneyimlemişsinizdir. Tam da bu sebeple kilo probleminin psikolojiyle doğrudan ilişkili olduğuna kanaat getirmiş olabilirsiniz. Evet, haklısınız! Kilo verme sürecindeki deneyimlerin psikolojiyle önemli bir bağlantısı bulunuyor.
|
1. Giderek Yaygınlaşan Kilo Probleminin Nedenleri Nelerdir?
Günümüzde kilo probleminin yaygınlaşmasında gıdaya erişmenin kolaylaşması önemli bir rol oynuyor. Öyle ki bundan 150 yıl önceki insanların ekmek yapabilmek için günlerce verdiği uğraş, çağımızda hiçbir yönüyle bu kadar yoğun bir çaba gerektirmiyor. Bilhassa da “fast food” denen hazır yiyecekler, hızlı üretilmeleri ve tüketilmeleri bakımından kilo probleminin başlıca nedenlerinden. Üstelik bu hız, şehirlerdeki nüfusun artışıyla giderek daha da ivme kazanıyor.
“Kilo alma neden olur?” sorusunun yanıtında özetle, modern insanın yaşam şekli bir adım öne çıkıyor. Hızlı öğünler, şeker ve şurup dolu kahveler, masa başı çalışma sistemi ve hareketsiz yaşam modern insanın kilo almaya eğilimli olmasındaki temel sebepleri oluşturuyor. Öğün tercihlerinin hazır yemeklerden yana yapılması, dışarıdan yemek siparişi verme alışkanlığının artması ve bu yemeklerin hem bol kalorili hem de bol katkı maddeli olması, toplumda önü gelmez bir kilo artışına yol açıyor.
|
2. Hızlı Kilo Verme Yöntemleri Sağlıklı mıdır?
Hızlı kilo vermek için başvurulan birçok yöntem bulunuyor. Bunlar arasında kolay kilo vermek için hazırlanan şok diyet programları başı çekiyor. Sadece belirli bir besin türünü tüketmek ve hatta sadece sıvı beslenmek, en bilinen hızlı kilo verme yöntemleri arasında yer alıyor. Aç kalma üzerine programlanan diyet şekillerini de bunlara örnek olarak vermek mümkün. Ancak bu çözümler, hemen herkesin bildiği üzere sağlıklı kilo verme yöntemlerinin yakınından bile geçmiyor.
Kısa süre içinde büyük kilolar kaybetmek, çoğu zaman kiloların kaybedilenden daha fazla şekilde geri alınmasıyla sonuçlanabiliyor. Üstelik kişiler bu yöntemler sebebiyle çeşitli sindirim sistemi hastalıkları, dolaşım problemleri ve tansiyon hastalığı gibi rahatsızlıklar yaşamaya başlayabiliyor. Bu sebeple hızlı kilo verme yöntemleri uzmanlar tarafından hiçbir şekilde sağlıklı bulunmuyor.
|
3. Verilen Kilolar Neden Geri Alınır?
Bir diyet deneyiminizin sonrasında hiç daha fazla kilo aldığınızı hissettiniz mi? Cevabınız “evet” ise bu konuda yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Pek çok kişi, bir süre başarıyla ilerlettiği diyet sürecinin sonunda büyük bir başarısızlık hissiyle baş başa kalıyor. Çünkü öğün saatlerine ve o saatler aralığında tüketilecek besinlere önem verilirken, gözden kaçan çok daha büyük bir koşul söz konusu oluyor: İrade!
İradeyi korumak ve beyni diyet sürecine tamamen adapte etmek, başarılı bir diyetin en önemli şartları olarak görülüyor. Doçent Doktor Defne Eraslan, bu konunun altını “Beyinsiz diyet olmaz!” cümlesiyle çiziyor. Nitekim işin içine beynin ve psikolojik düşünce sisteminin dahil edilmediği her diyetin başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmaz! Çünkü beyin diyetteki öğünlere adapte olamadığında ve -aslında- daha fazlasını istemeye başladığında, verilen kiloları geri almak işten bile olmuyor.
|
4. Kilo Verme Aşamaları Nasıl İlerler?
Kilo verme çoğunlukla iki aşamadan oluşuyor. Bunlardan ilki, kilonun hızla kaybedildiği aşama. Özellikle diyetin ilk haftalarında vücuttaki ödemin atılmasıyla birlikte tartıda önemli bir eksilme görülebiliyor. Vücudun farklı bir beslenme sistemine adapte olduğu bu ilk süreçte, kilo kaybının çoğu su ve karbonhidrat depolarından gerçekleşiyor.
İkinci aşamayı ise kilo kaybının yavaşladığı dönem oluşturuyor. Kilonun çoğu ilk dönemde kaybedildiği için diyetin ilk 30 gününden sonra kilo kaybında azalma başlayabiliyor. Bu dönem, kilo vermenin yavaşladığı/kısmen durduğu “direnç kilosu dönemi” olarak adlandırılıyor. Direnç kilosunun kırılmasıyla birlikte ise kilo kaybının önemli kısmı yağdan kaybedilmeye başlıyor.
|
4.1. Kilo Verme Bir Süre Sonra Neden Durur?
Diyet yapan hemen herkes, kilo verme sürecinin belli bir süre sonra yavaşladığını; hatta durduğunu deneyimlemiştir. Peki, sizce kilo verme neden yavaşlar? Şöyle ki diyetin ilk etaplarında kaybedilen kilolardan sonra metabolizma yavaşlamaya başlıyor. Metabolizmanın yavaşlaması kalori yakımını başlangıca kıyasla bir hayli azaltıyor. Yakılan kalori alınan kaloriyle eşit olmaya başladığında da kilo verme duruyor.
4.2. Kilo Verme Durduğunda Ne Yapılmalı?
Başarıyla yürütülen diyet sürecindeki ilerleme tıkandığında genellikle iki farklı düşünce oluşuyor. Biri, “Sanırım başaramayacağım!”; diğeri ise “Kilo verme durunca ne yapılmalı?” Ancak karşılık olarak her ikisi için de tek bir gerçek mevcut:
Yeniden kilo vermeye başlamak için fiziksel aktiviteyi artırmak gerekiyor. Özellikle diyete uzun süredir devam ediliyorsa, sağlıklı alışkanlıklara uymak bir süre sonra zorlayıcı olabiliyor. Bu sebeple alışkanlıkları tekrar gözden geçirmek ve hedeften şaşmamak en doğrusu. Ayrıca, kilo vermenin kaynağı olan alınan kalorinin yakılan kaloriden daha az olması şartına da yeniden dikkat etmek gerekiyor.
5. Psikoloji Kilo Vermeyi Etkiler mi?
Kilo problemi ve psikolojinin son derece yakın bir ilişkisi bulunuyor. Pek çok psikolojik rahatsızlık, olağan kilo verme süreçlerini etkileyerek kişiyi başarısızlık ve hayal kırıklığı duygusuyla karşı karşıya bırakabiliyor. Esasında hayatımızda psikolojinin etkisi olmayan hiçbir konu yok. Düşünce sisteminin yeme alışkanlıklarını ve hatta kimi zaman “yeme ataklarını” etkilemesiyle ilişkili olarak, psikolojinin kilo verme hikayelerinde önemli bir yeri olduğunu yüksek sesle yinelemeliyiz.
Örneğin; kişi diyet sürecinde iradesine ve beynine söz geçiremediğinde diyet listesine uymak son derece yıpratıcı bir hal alabiliyor. Bu durumda kişinin uyguladığı beslenme programıyla uygulamak istediği beslenme düzeni arasında çoğu zaman büyük fark bulunuyor. Mevcut psikolojik durumun kilo vermeyi hastalıklı bir duruma evirdiği hadiseler de yok değil. Mesela anoreksiya nervoza… Bu, kişinin beden algısı üzerindeki kontrolünü yitirmesiyle sonu ölüme varabilecek bir psikolojik rahatsızlık. Kulağa biraz ürkütücü geliyor, değil mi?
|
6. Kilo Verme Psikolojisi Nasıl Olmalı?
Kilo vermeye psikolojik hazırlık yapmak, diyet sürecinin ideal bir şekilde yürütülebilmesine ve diyet psikolojisine daha kolay adapte olmaya yardımcı oluyor. İnternette, televizyonda, hatta kimi diyetisyenlerin röportajlarında kilo vermenin çok kolay olduğu söylenebiliyor. Halbuki iradeyi kontrol altına almak ve beyne bu konuda söz geçirmek pek de kolay bir durum değil. Bu sebeple, diyet yapmanın kişiyi zorlayan ve kimi zaman pes etme noktasına getiren bir durum olduğunu baştan kabul etmekte fayda var.
Gerçekçi olmayan yaklaşımlar kişide başarısızlık ve yetersizlik hissi oluşturabiliyor. Bilhassa da bu kadar “kolay” olan bir eylemin kişide neden gerçekleşemediği sorgusu son derece yıpratıcı olabiliyor. Oysa ki aç kalındığında bunu bir tehlike arz eden beyne söz geçirmek büyük bir başarı. Özetle; diyet psikolojisinde kimi zaman başarısız olunabileceğini kabul etmek ve “buna rağmen devam etmek” kritik noktayı oluşturuyor.
|
Tüm sorularınızın cevabını almak ve diyet sürecine belki de hiç bakmadığınız bir pencereden bakmak için Doç. Dr. Defne Eraslan’ın “Kilo Vermenin Psikolojisi” isimli sertifikalı eğitimine katılabilirsiniz. Üstelik eğitmenin canlı soru-cevap oturumuna katılarak, diyet psikolojisine dair merak ettiklerinizi ilk elden öğrenebilirsiniz. Ufkunuzu açacak bu eğitime katılmak için geç kalmayın!