Alp Ersönmez’in Yeni Albümü Cereyanlı Yayınlandı!

Sanatçılar, kültürlerini politikacılardan daha iyi temsil ediyor!”

Türkiye’nin en önemli bas gitaristlerinden biri Alp Ersönmez. Onun bas melodilerini Tarkan’ın, Nil Karaibrahimgil’in ya da Yalın’ın şarkılarında dinlemişsinizdir muhtemelen. Kendisini ise, daha çok müziğin mutfağında olduğu, çok çalışıp ürettiği için görmemiş olma ihtimaliniz yüksek.

İşte böyle yetenekli bir sanatçı olan Ersönmez’i görmenin, yaptığı büyük emek isteyen evrensel müziğin sesini duymanın vaktidir.

Yeni EP’si vesilesiyle kendisine bağlandık. Hem Cereyanlı’yı hem müzik piyasasının durumunu hem de gelecek planlarını konuştuk.

Cereyanlı’nın dört parçadan oluşan ilk EP’si ‘Cereyanlı-A’, Space Goats etiketiyle yayımlandı. Bize biraz albümün ilk fikirden son noktasına gelinceye kadar, geçen süreci anlatır mısınız?

2000’lerin başında dans müziği unsurları taşıyan ve çok da popüler olan caz havalı müzikler, “Cereyanlı”nın en büyük ilham kaynağı oldu. Bestelerime analog bir synthesizer ile yazdığım altyapıların üzerine grupla beraber çalınca, Cereyanlı son halini almış oldu. Sahnede beraber çaldığım arkadaşlarım dışında, konser ve kayıt geçmişimiz olan bazı yabancı konuklar da albüme dahil oldular. Başta bahsettim tarzın liderlerinden Bugge Wesseltoft, Erik Truffaz, Arto Tunçboyacıyan, Brooklyn Funk Essentials’dan Papa Dee gibi isimler albüme büyük katkıda bulundular.

Albümün mix’ini Alen Konakoğlu, mastering’i Evren Göknar yapmış, kapak fotoğrafı Cem Gültepe’ye, artwork ise Gümrah Şengün’e ait. Bütün bu kıymetli isimlerle bir arada olmak nasıl oluyor. İyiler iyileri mi buluyor?

Kötünün iyiyi bulduğu da çok durum var ama bizde galiba farklı oldu 🙂 Bütün bu arkadaşlarım benim hayalime ortak oldular ve ellerinden gelenin en iyisiyle Cereyanlı’ya katkıda bulundular diyebilirim.

Siz de Tarkan, Nil Karaibrahimgil gibi popüler sanatçılarla çalışan bir müzisyensiniz. Bir adım geride durmanın, sahnede hiç görünmeden çok önemli görevler üstlenmenin sorumluluğu nasıl bir duygudur?

Yaptığım her işte müzisyen kişiliğimi ve rengimi ortaya koymaya çalışırım. Bu da bir müzisyenin “yüzde yüzünü” ortaya koymasıyla tam olarak gerçekleşebiliyor bence. Ancak ister kendi işlerim ister başka bir sanatçının işi olsun, tecrübelerim gösterdi ki, müziğin en iyi şekilde ortaya çıkması için grubun uyum içinde olması gerekiyor. Kendi teknik kapasitemizin ve isteklerimizin yanında, Bu da başta bahsettiğim müzikal kişiliğin ve rengin ortaya konmasından daha önemli. O sorumluluğu alabilmenin ilk koşulu, bunu unutmamak.

Müzik piyasası uzun zamandır hem sosyal/kültürel hem de maddi zorlukların içinde. Pandemiyle beraber işler iyice sarpa sardı. Siz bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Tünelin ucunda ışık var mı?

Olacak tabii ama daha zaman var. Sanatçıların örgütlenememiş olmaları bu dönemde kendilerine büyük zarar verdi. İşlevini tam anlamıyla yerine getiren bir meslek odası veya sendikaya olan ihtiyaç, kendini iyice belli etti. Geçinemeyen müzisyenlere yardım etmekten, kayıt ücretlerinin bir standarda ulaştırılmasına kadar her konu, bu kuruluşun iş tanımında olmalı. Yine de ben ve benim gibi durmak istemeyen tüm müzisyen arkadaşlarım üretmeye, müzik yazıp yayınlamaya devam ediyoruz.

Cereyanlı’, misafir ağırlamayı seven de bir albüm olmuş. İsveçli rapçi Papa Dee, Brezilya’dan Thalma de Freitas, Fransız trompetçi Erik Truffaz, Norveç’ten Bugge Wesseltoft albümün konuklarından bazıları. Sizin müzikle uluslararası bir bağınız da var ve bunu albüme yansıtmanız müziğin evrensel bir sanat olduğunu, ülkesi, dili olmadığını çok şahane biçimde göstermiş…

Teşekkür ederim; biz bunu zaten biliyoruz ve yaşıyoruz. Dinleyicinin de bunu görmesi çok önemli. Sanatçılar, kültürlerini politikacılardan daha iyi temsil ediyorlar; bu kesin 🙂

Arto Tunçboyacıyan, Bulut Gülen, Can Çankaya, Can Şengün, Çağrı Sertel, Doruk Gönentür, Ediz Hafızoğlu, Engin Recepoğulları, İmer Demirer, Serhan Erkol gibi Türkiye’nin yetiştirdiği çok önemli sanatçılar da bu albümde sizinle beraber. Türkiye’de müziğin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiyeli onca kıymetli müzisyenin ülke dışındaki bilinirliği ne durumda sizce?

Müzik üretimi büyük oranda eve kaydı; bu pek çok düşük bütçeli ama kaliteli işin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu bence çok güzel ve önemli. Dönem dönem dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bazı moda tarzlar oluyor ve olacaktır. Her ne yapılırsa yapılsın en önemli konu, bir sanatçının kendine ait bir sesi, rengi, kişiliği olması ve bunu ortaya koyabilmesi; yani özgünlük. Eskiden olduğu gibi bugün de birbirine çok benzeyen, kişiliksiz, derinliği, özgün içeriği olmayan, bu yüzden de bana sıkıcı, hatta yavan gelen pek çok müzik duyuyorum. Bunlar zaten elenecektir. Beni ilgilendiren, çok daha az duyduğumuz ama geleceğe kendini taşıyacak olan eserler ve sanatçılar. Sayıca az ama ümit veren bir topluluk bu 🙂

Yurt dışında çok tanınmıyoruz. Burada bir özeleştiri yapmak isterim. Anadolu müziği ile batı müziği dünyanın kabul edeceği bir standartta birleştirilerek sunulamadı henüz. Denemeler hep oldu ve var; ilk albümümdeki “Burada Yaralı Biri Var” isimli bestem de bunun bir örneğidir. Ancak sanatçılar olarak ısrarlı bir şekilde, bu konuya uzun zaman ve düşünce harcayarak, dünyanın kabul edeceği kalitede işler ortaya çıkarmamız gerekiyor.

Albümün fotoğraflarında sizi ‘gitar yaparken’ görüyoruz. Tıpkı demiri işleyen bir usta gibi ter içinde, eliniz yüzünüz toza batmış haldesiniz. Bu fikir nasıl bir temelden beslendi?

Müzik emek istiyor 🙂 2013 yılından beri bu kapağı çekmeyi planlıyordum. Cereyanlı’nın duygusunu ve enerjisini, bir kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlarla vermek istedim. Ricam üzerine heykeltıraş İbrahim Koç benim için bir bas gitarı demirle kapladı. Bana da cereyan vermek kaldı 🙂

Müzik üretmenin emek isteyen tarafının artık pek önemsenmediğini düşünüyor musunuz?

Hayat çok hızlı ve sadece tüketim değil, üretim de çok arttı. Pek çok insan için, bir sanat eserinin derinliğine inmek için zaman vermek imkansız hale geldi. Önemsememek değil ama o zamanı verecek sabır kalmadı günümüz insanında galiba.

Gelecek projelerinizden bahseder misiniz? Yakın vakitte online canlı konser ya da seyirciyle buluşma gibi planlarınız var mı?

Online konser yakında yok ama yaza doğru bir açılma bekliyorum. Eskiye dönecek de, biraz olsun konser yapabiliriz bence. Cereyanlı’nın ikinci yüzü yaza doğru çıkacak. Yaz sonunda Erik Truffaz, Çağrı Sertel ve Volkan Öktem ile kaydettiğim iki bestemi yayınlayacağım. Yaklaşık üçer aylık aralarla birkaç şarkı yayınlamayı hedefliyorum. Ayrıca sektörden arkadaşlarımla kurduğumuz Space Goats isimli müzik prodüksiyon şirketiyle de, çizgimize uygun sanatçıların eserlerini basacağız.

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts
DAHA FAZLA OKU

27 Mayıs Darbesi

Türkiye tarihinin en kritik olaylarından biri olan 27 Mayıs Darbesi, 1960 yılında gerçekleşti. Bu askeri müdahale, Demokrat Parti…
Total
0
Share